Melisa İzmir’de doğdu ama hayatının büyük kısmını Avrupa’nın farklı şehirlerinde geçirdi. Yazları dönmek için hep bir evi vardı: Çeşme’deki 30 senelik yazlık. Yazlarını orada, anneannesinin balkonunda geçirirdi; güzel yemekler yiyerek, güneşin ve rüzgarın tadını çıkararak. Kendini gerçekten kendisi gibi hissettiği tek yer orasıydı.
Orada her şey basitti. Gösterişsiz ama lezzetli yemekler, sofranın etrafında geçen keyifli anlar, yüksek sesli sohbetler ve huzurlu sessizlikler… Dünyanın diğer yerlerinde her şey fazla karmaşıktı; iyi yemek varsa fazla şıktı, yerel ve gerçek bir şey varsa da küçük köyler dışında ulaşmak neredeyse imkânsızdı.
1 sene önce Paris’teki pazarlama işinden ayrıldı çünkü bir misyonu vardı: iyi yemekleri ulaşılabilir kılmak. Kaliteli malzemeleri erişilebilir hale getirmek, ve bir gıda markasının 21. yüzyılda tüketicilerin karşısına çıkmasını beklediği şekilde sahnede yer almak.